top of page

3- YANLIŞ'lar Konusunu Bu Sayfa İle Bitirelim

  • saybars06
  • 18 Kas 2020
  • 4 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 3 May 2022

-''Oldukça pik yapmış durumdaydı'' PİK yapmak zirveyi yakalamaktır. Pik'in azı, çoğu oldukça'sı yoktur, pik yapmışsa varabileceği son noktaya varmıştır. Siz bu YANLIŞ'a düşmeyin. ------- -''Yıkılan 20' ye yakın bir bina var'' 20 bina diyerek sayı belirttikten sonra o cümlede ''bir'' kelimesi yer alamaz, almamalı. YANLIŞ ! -''Yazlıkçıların dönüşüyle İstanbul'daki nüfus sayısı artmış oldu'' Nüfus, zaten insan varlığına ilişkin sayısal bir ifadedir, Sayının da sayısı olmaz. YANLIŞ ! -''Ana omurga'' Sanki başka omurgalar da varmış gibi... Omurganın da anası babası yoktur. O bir eksendir, bedenin eksenidir , bedeni taşıyan kolondur. Kendisi anadır, temeldir, esastır., daha ötesi yok. Son YANLIŞ da bu olsun, kapatalım.... _ Bir de, nasıl adlandıracağımı bilemediğim, özenti mi desem, Snob'luk mu desem daha başka şekilde adlandırmak istediğim ama yakışığını bulamadığım şu budala ifadeyi de paylaşalım.. Daha uygun bir yakıştırma biliyorsanız öğrenmek isterim. Lütfen bana ulaştırın.. Bir yemek programında, masa etrafında toplanmış, önlerindeki tatlıyı yemişler, sıra fikir beyan etmeye gelmiş, sunucu diyor ki: ''Tatlısı güzeldi ama Wov! (bunu doğru yazdığımdan emin değilim) değildi. Bu nedir yahu? İfadenin sakilliğine bakar mısınız?! Sanki Türkçede kelime kalmadı bir lezzet konusunda görüş belirtmek için. Yazıklar olsun!

Bazı kelimelerin yanlış telaffuzuna geçelim ... _''En az'' anlamındaki ASGARİ kelimesini ASKERİ olarak telaffuz ediyorlar.Dilleri dönmüyor. Bunların içinde bir ekonomist bile vardı. Adını vereyim mi? Tabii ki HAYIR. (Askeri ücret) diyorlar. Çok ayıp! Özensizlk, vurdumduymazlık, yetersizlik, yeteneksizlik....Hepsi bir arada.. _''Özür dilemek erdemliktir'' Hayır çaydanlıktır. Erdemlik diye bir kelime yok kardeşim. Erdemlilik diyebilirsiniz O da erdemli olma durumunun ifadesidir. Senin söyleyemediğin cümlenin doğrusu şöyle olacak ''Özür dilemek ERDEMDİR'' ....... _''Hakkari'' ilimizin adını doğru düzgün okuyalım lütfen! İkinci ''a'' yı kaba saba değil, incelterek, olması gerektiği gibi nazikçe telaffuz edelim. Eskiden( herşey çok daha güzelken) inceltme işaretleri kullanırdık hala varmış gibi davranalım, Hakkarimizin adının doğru okunmasına yardım edelim. Hakkari.... Pardon klavyede yok tabii. Siz hayalen ikinci''a''nın üzerine bir şapka koyun ve lütfen onu ''ince'' telaffuz ederek okuyun. Çok detayla uğraştığımı düşünüyorsanız yanılırsınız. Kalite detaylarda gizlidir...Kaliteyi arayanlar da var çok şükür .Bu detaylar onlar için.... _''Rakım''...... İşte harf şapkaları yine lazım oldu. Saygısız, baştansavmacı ekranlarda onu da şarabım, biram gibi okuyorlar Rakım malumunuz dağın , tepenin, herhangi bir yerin deniz seviyesinden ne kadar yüksek olduğunu rakamsal olarak gösteren bir değerdir. Lütfen ''a'' yı uzatarak okuyalım.Raakım gibi _''Vehamet'' '' vahamet'' ... Birincisi kuruntulu olma durumunu, ikincisi ise vahim olma durumunu ifade ediyor ama hemen hemen herkes ikincinin yerine hep ''vehamet'' diyor. İçlerinde parti başkanı bile var. Kendileri yetersiz olabilir ama bi düzeltenleri de yok mu be kardeşim. Onları dinleyen onbinlerin dilini zehirliyorlar.

_''Resmi geçit''..Eskiden (hani o herşeyiyle çok güzel, benzersiz eski var ya işte o zaman) şöyle yazılırdı: Resm-i geçit ve dosdoğru okunurdu. Bayramlarda ,törenlerde yapıldığından devletle ilişkilendirerek bir resmiyet yüklemeyi yakıştır-dıklarından böyle yanlış söylüyorlar. Bırakın söylesinler. Hangi birini düzelteceksiniz.!? Arada bir de görmezden mi gelelim, n'apalım. _Malum ''Hulusi'' adını taşıyan bir bakan var.. TV kanallarında % 75'i Hulisi diyor. Dilinizi eşşek arısı soksun. Bu telaffuz bizzat bağırıyor ''beni doğru oku '' diye ama bunun için bile - yani iç sesinizin bağırması, sizin onu duymanız için bile-, belli bir temele, bir birikime ihtiyacınız var... ''Hulus'' gönül temizliği demek olduğuna göre bakanın ismi ''gönlü temiz'' manasnı taşıyor.... İsim bir insanın kimliğinin yarısıdır. Doğru telaffuz etmeye özen gösterelim... Bu, önce kendimize sonra karşımızdaki kişiye saygının gereğidir. ' _Haberiniz olsun''meşaakat'' diye bir kelime yoktur.. Tabii olay yeri yine ekranlar .Bir takım yeni yetmeler '' lügat paralamak'' istiyor, yarım yamalak bildiği, daha doğrusu bilmediği kelimeleri kullanmaya kalkıyor. Kelime ''meşakkat''tır. Siz, güçlük deyin, zorluk deyin, meşakkat'e ilişmeyin. Çapınıza uygun oynayın, ya da çapınızı genişletin... _Ekran jargonu: ''Şimdi kısa bir ara zamanı'' Yine eşşek arılarını göreve çağırmak istiyorum. Ara, zaten zamana dair, zamana ilişkin bir tanım, o zaman aranın zamanı ne oluyor? Bu ifadeyi ısrarla kullanmaya devam ediyorlar . Uyarılara da kulak asmıyorlar..Zaten bendeniz Don Kişot dışında dert eden, didinen, taahhütlü mektuplarla, cevap vermeyen telefonlarla enerjisini tüketen başka biri var mıdır bilmem.. Uğraşmak boşuna, anladığım o ki: kimsenin düzelmeye ihtiyacı da yok, niyeti de.......... '' _'' Şarz '' ne yahu? O, senin demek isteyip de diyemediğin kelime : ŞARJ Söyle bakiim , ŞARJ Şehirlerarası yollardaki birtakım tabelalar bu yanlışın yerleşmesine çok katkı sağlamıştır... _Ekranlar var olsun. Bitmek tükenmek bilmeyen bir kaynak . Yine oradan bir örnek: ''Geçmiş olsun diliyorum'' Farklı bir şey söylüyor olma ihtiyacına kurban ediyor Türkçe'yi... Geçmiş olsun'' dediğinizde OLSUN kelimesi zaten dileğinizin ifadesi değil mi? Eeee fazlası sizin cehaletinizi ortaya koymaktan başka işe yaramaz... _''Sana müstehak'' Bunu kim uydurdu? Müstehak, hakedilmiş demektir. Kim haketmiş? ''sen müstehaksın'' şeklinde ifade edilir.. yani sen hak ettin. ''Sana müstehak'' ters, tepetaklak bir deyiş. Doğru değil.. '_' İyi madem'' , ''peki madem'' Bu da TV, dizi icadı. Biz, usule uygun biçimde mademin peşine bir ''öyle'' takar, cümleyi bağlardık. . Şimdi o, ''hani'' diye bir kelimeyi yerli, yersiz, cümle içinde kelimelerin arasına hesapsızca , cömertçe serpiştirenler, anlamsız, işlevsiz, sadece dolgu maddesi olan bu kelimeyi şuursuzca kullananlar madem'in yapışığı olan ''öyle'' kelimesini fazla buldular,, icat çıkarmak için savurup attılar. Dili çirkinleştirme pahasına!. Ne kadar yaratıcısınız!.... Ağlasam mı, gülsem mi? Vallahi ikisi de uygun düşer ... _ _Gelelim son vuruşlara ; Tv spor programlarında tabiatıyla çok sık kullanılan ''hakem'' kelimesine.. Bu kelime yakın geçmişte böyle deforme değildi ,ne zaman,nasıl oldu, kim yaptı O'nu bilmiyorum da nasıl böyle kabul görüp bu süratle yayılıyor anlaşılır gibi değil.... Koronavirüsten daha bulaşıcı .Bu kesin....Haaakem değil beyler! Karşısında oturan ve doğru telaffuz eden arkadaşnı görüyor, dinliyor düzeltmiyor, tersine, doğru telaffuz edenin dili kaymaya başlıyor. İnanın böyle. Şaşkınlıkla izliyorum.

Efendiler, beyler biraz aklınızı, fikrinizi kullanın, kulağınızı açın. Bu kelimeleri doğru telaffuz eden kahramanlar var, onlara kulak verin.. Mahkeme reisine hakim denir. Yanlış bu benzerlikten kaynaklanıyor Burada a harfi uzun okunur. Haakim gibi.. Tabii ki i harfi de normal, yani kısa... Spor müsabakalarını yöneten kişiye de hakem denir. Hakemin a'sı da e'si de kısa okunuyor. Ayıptır, koca koca adamlar milletin de dilini bozuyorsunuz. Size ne desem azdır....Birbirinizi düzeltin.. Bilen bilmeyene öğretsin.....Ben size yetişemiyeceğim zira.... _ Geldik en son yaramız'a.. Yine, yukarıdaki gibi benzerlikten de öte, tıpatıp birbirinin aynı yazılıp farklı anlamları olan bir kelimemiz var. - DAHİ - Deha sahibi, üstün yetenekli anlamı taşırken. diğer kullanımında -de -da, dahi, bile, anlamını katar.. Bu ikinci anlam için birincinin telaffuzu kesinleşti, o derece yaygın. Deha sahibine daa- hiii ( İki hece de uzun okunacak) diyoruz.

De, da, bile, anlamını kasdettiğimizde ise, da- hii (ilki kısa ikincisi uzun okunacak.) şeklinde okunacak.

Hoşcakalın.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
79 -İNSANI İNSAN YAPAN DETAYLAR

TÜSİAD Başkanı ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı ifade vermek için mahkemeye getirilmişler. Sanki bitmeyi bilmez koridorlar...

 
 
 

Yorumlar


©2020, sibelius tarafından kurulmuştur.

bottom of page