6- Öyle Bir Konuyu Yazacağım ki! Bundan Sonra N'aparsınız Bilemem.

''Size de çıkabilir'' mi acaba? Okuyun cevabınızı öyle verin. Şans oyunları oynar mısınız? Hayatımıza küçük heyecanlar katar, her defasında umutlanırız. Çok sürmez, hep en büyük ikramiye üzerine hayaller kurduğumuzdan hemen herkes hüsrana uğrar, çekilişle birlikte umutlar söner Akılcı düşünenler, oransal açıdan neredeyse imkansız olduğunun hesabını yapabilir. Ama bazıları da vardır ''Ama çıkana nasıl çıkıyor?'' diyerek hayal dünyalarını ayakta tutmak için karşı dururlar. Öyle ya, umutları söndürmemek, yaşatmak lazım! Zira umutlanmak bile güzel. Sonu hüsran olsa da...Bu hakkı 5-10 liraya satın alıyorsunuz ve 3-5 gün sahte bir mutluluk yaşıyor, hayaller kuruyorsunuz.. Babam pek kıymetli bir hesap uzmanıydı. Ömrü, önemli bir kamu kuruluşunun ayrı ayrı fabrikalarının liyakatsizleri tarafından çorba edilen bilançolarını düzeltmekle geçti. Bir fabrikadan diğerine.....Herşeyi matematiksel olarak ifade etme alışkanlığındaydı. Babam biz çocuklarına, (belki de daha ayakları yere basan, gerçekçi, beleşe bel bağlamayan insanlar olalım diye) şans oyunlarıyla zengin olma ihtimalinin neredeyse imkansızlığını anlatan bir örneği de, hayata, sağlığa, psikolojiye dair o çok kıymetli nasihatleri verirken araya sıkıştırmıştı. Ama realiteyi bize anlatmaya çalışırken, kendisi de çoğunlukla milli piyango alırdı... Bunu sürdürmesinin asıl nedeni çok sevdiği Türk Hava Kurumu ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na bu vesile ile yardım ediyor olmaktı. ( O kuşak bambaşka idi. İnanın anlatılamaz. Gerçek vatan-millet sevgisi benliklerine sinmişti, insan olmanın gereği olan yüce değerlere sahiptiler. Sadece babam değil, babamın arkadaşları, arkadaşlarımızın babaları, yakından tanıyıp bildiğimiz herkes...Elbette aynı kuşağın kadınları...- Ucundan da olsa- Birinci Dünya Savaşı'nın, Balkan Savaşı'nın, Kurtuluş Savaşı'mızın acılarını, yokluklarını yaşamışlardı. Neyse ki; İkinci Dünya Savaşı kıymetli İkinci Cumhurreisimiz İsmet İNÖNÜ'nün politikaları sayesinde, yorgun ve acılı toplumumuza teğet geçmişti.. Ben, insanlığın ara sıra böyle travmalar yaşaması, tokatlar yemesinin gereğine inanıyorum. Sapmaları, pusulayı düzeltiyor. Kendisine gelmesi için titretmek yetmez çalkalayacaksın..) Hemen konumuza dönelim. Şimdi size babamın O, büyük ikramiye çıkma ihtimalinin neredeyse imkansızlığını somutlaştıran örneğini anlatacağım. Ankara ile İİstanbul arası kaç km.? 450 km. Bir insanın omuz genişliği ortalama kaç cm? Ortalama 50 cm. diyelim. 450 km'ye yanyana durmak kaydıyla kaç insan sığar? Tam 900.000 (Tam da piyangonun bir çekilişteki bilet sayısı kadar) Şimdi Ankara-İstanbul arasındaki 450 km'lik yol boyunca 900.000 insanı yanyana dizin. Birisi, bunlardan birinin avucuna büyük ikramiye çıkacak bileti koysun. Tren Ankara'dan İstanbul'a kaç saatte gidiyor? 7 saatte.. Haydi bakalım; şimdi siz Ankara'dan yola çıkın, 7 saat boyunca, tren 65-70 km. hızla giderken, trenyolu boyunca dizilmiş, tek elleri yumruk halinde size doğru uzanmış insanlardan birinin elini işaret edin. Ve büyük ikramiyeyi yakalayın. İşte olay bu! Bu ne kadar mümükünse , size büyük ikramiye de o kadar mümkün. Bundan daha çarpıcı bir örnek olabilir mi? Biletin 900.000 insandan hangisinin elnde olduğunu bilebilirseniz, yani bu ne kadar ihtimal dahilinde ise, büyük ikramiyenin size, bana çıkma ihtimali de o kadardır. Ama siz yine de bilet almaya devam edin. O kutsal kurumlara bu vesile ile destek olmak, kendinize de biraz umut ve heyecan yaratmak için... ''Çıkana nasıl çıkıyor?'' saflığına gelince: Affınıza sığınarak ben bunu aptalca buluyorum. Tabii ki birisine çıkacak ama O kişinin SİZ olma ihtimali işte bu anlattığım kadar.......... Hoşcakalın............