top of page

19-KOMŞULARINIZ SAYGILI GÖRGÜLÜ KİŞİLERSE BU SİZİN ŞANSINIZDIR

  • saybars06
  • 18 Oca 2021
  • 4 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 3 May 2022

İnsanlar toplu yaşamda, diğer insanlarla ilişkilerinde saygılı, görgülü davranışlar içinde olmaya özen gösterse ne iyi olurdu değil mi? Çevremizde hep kendi hareket özgürlüğünün sınırlarının nerede bittiğini bilen, başkalarının hakkına, hukukuna saygı gösteren klas insanlar olsaydı, şüphesiz hayat daha güzel, huzurlu ve kolay olurdu. İlişkilerde belli bir seviye standartı ortaya koyan, bunu karşıdan da bekleyenler ve bunu önemseyenler azınlıkta kaldı. Ne çıkarsa bahtına! Belki birarada bir ömür süreceğiniz, kat maliki komşularınızın kaliteLİsi, yıllarınızı huzur ve sükun içinde geçirmenizin güvencesidir. Ailelerinden gördüğünü yapıyor insanlar, anasından ne gördüyse (onun için analar çok önemli) davranışlarıyla bunu yansıtıyor. Standart düşükse, kendini düzeltme gibi bir eğilimi de pek olmuyor, çünki defolu olduğunun farkında değil. Ben, bu gibileri eğiteceğim diye kendimi paraladım. Boşa gitti diyemem. Oturduğum, sadece 5 daireli apartmanda her daire ile türlü çeşitli sorunlar yaşadım. Apartmanımızda kapıcılık hizmeti yok. Her daire ile ayrı ayrı, AYNI çöp sorununu yaşadım.

İstisnasız hepsi, evlerinin içinde koku yapmasın diye ( Mazeret olarak bunu beyan ediyorlar, zaten bu düşünce seviyesi herşeyin izahıdır) çöp poşetlerini daire kapısı önüne bırakıyorlar. Ne pratik bir çözüm değil mi? Atacak biri olsa yüreğim yanmaz. Soğan kabukları, elma, portakal kabukları, kokuşmuş yemek artıkları, mevsiminde karpuz, kavun kabukları. Üstelik bunların suları poşetlerden sızarak koridorlara doğru yürür.. Bekledikçe kokular yoğunluk kazanır, bu kokular üst katlara kadar yayılır, dairelerin içine sızar...Gün içinde O daireden biri dışarı çıkarsa -arkamdan çıkan atsın- demezse atacak...Rica ediyorum, uyarıyorum, nafile!... .Nihayet geç de olsa eğitilmeye cevap verdiler, uzun sürdü ama... Kesin sonuç ancak üç dört yılda alınabildi..... Kapı önüne çöp koymanın abes, ayıp, çirkin, saygısızca ve görgüsüzlük olduğunun bilincine vardılar, vardırdım, eğittim.. Kapılarının kenarındaki taşların (malum eski yapı ve çini döşeli) içine işlemiş hare hare lekeler bugün de o ayıplarının belgesi gibi duruyor. Kimse bu konuyu abarttığımı düşünmesin, Yıllarca merdivenleri inip çıkarken (hayatım boyunca hiç yapmadığım ve asla meydan vermeyeceğim) bu çirkin manzarayı görmek ve kokuşmuş havasını ciğerlerime çekmek zorunda kaldım.(en üst kattayım) Ayrıca çok da sinir bozucu bir mücadele. Ben sana saygı gösteriyorum, sen niye bana....Bütün bunlara ne gerek var? Karşımdaki ''insan'' olsa yeter. Bir dairenin köpeği var. Şu küçük, şirret, cazgır, sesi kendisinden on kat büyük olanlardan, kızıl bir köpek (Bana sorarsanız onları köpekten saymam.) Dairelerinin kapısı önüne bırakıp kapıyı kapatmışlar. Durmaksızın havlıyor, o cazgır sesi apartman boşluğunda yankılanıp büyüyor, dayanılmaz oluyor. Rahatsız olduğumu ifade etmek üzere gidiyorum Cevap çöp konusundaki gibi akıl dışı, ibretlik: ''Ben ona ceza olsun diye kapının önüne bıraktım''.. Peki bizim günahımız ne? Bu ceza ona mı, bize mi? Hiç bir günahımız yokken.... Bu kafadan ne bekleyebilirsiniz? Diğer bir daireyle yaşanan sorun da bambaşka ama bir bakıma aynı kapasiteye, aynı zihniyete örnektir.. Henüz doğalgaza geçmemiştik. Kömür sobasıyla ısınan bir daire, her sabah sobasını yeniden yakmak üzere sıcak sıcak boşalttığı korları, külleri ile (zehirli karbon monoksit gazı çıkaran) koca bir leğeni daire kapısının dışına bırakıyor. Zehirli gaz, daire kapılarından sızarak (bilimsel bir gerçek, vesvese değil) yavaş yavaş bizi zehirliyor. Rica ettim olmadı, itiraz etti. ''Balkona çıkarın'' dedim, ''taşıyamam, sıcak ve ağır, içerde bırakamam, kokuyor.'' Bana koktuğunun önemi yoktu, anlaşılan.. Baktım edepsizliğe vardıracak O sahada beceriksiz olduğumdan mukabele edemedim, maşa kullanayım, yanmayayım dedim, zabıta çağırarak meseleyi hallettim. Olay nasıl ibretlikse, zabıta memurunun zehirli gaz sorunu yaratan kadına kural koymayıp sorunu gevşek bırakan bir tavsiyede bulunması da öyle ibretliktir. ''Koymasanız iyi olur'', diyor. Apartman içine koyamazsınız demiyor , geveliyor Bunlar mı bizim huzurumuzu güvenliğimizi sağlayacak ..bu kafayla mı? Sen, kural koyucu, uygulayıcısın herkese sorumluluklarını, sınırlarını sen hatırlatacaksın, insanlar otorite olarak seni tanıyor, ben hatırlatmaya kalkarsam olay çıkıyor. Çatışma olmasın diye, burada olduğu gibi insanlar karşı karşıya gelmesin diye, herkese huzur içinde yaşamanın kurallarını hatırlatacaksın. Siz görevinizi yapmayınca sorunlar büyüyor, kriminalleşiyor. Daha yeni, komşudaki gürültü yüzünden cinayet işlendi. Üstelik biz bir gecekondu bölgesinde değil, İstanbul'un mutena semtlerinden birinde yaşıyoruz. Gerisini siz düşünün! Benden başka, sadece dört dairesi olan küçük bir apartman için bu kadar sorun fazla değil mi? En sonuncuyu da anlatayım, mahrum kalmayın. Benim dairemin altındaki katta, iki genç kızıyla, kendi de genç bir kadın yaşıyordu. gecenin geç saatlerine kadar oturuyorlar, öğleye kadar uyuyorlar. Bir gece saat 03.00'ün sessizliğinde kadın aşka geldi, alaturka bir şarkı patlattı. Güzel bir sesi var ama gecenin o saatinde küfür gibi geliyor. Hele benim gibi zor uyuyup, kolay uyanan birine. Bir süre dinledim , ama böyle bir vurdumduymazlığa göz yumamazdım. Buna hakları olmadığının dersini almalıydılar. Bu defa da polis çağırdım. Paniklediler, kapıyı çok zor açtılar, orada ne olduysa oldu, bu olay da böylece kapandı. Her zaman, herşeyin başı saygı. O yoksa, görgü, aile terbiyesi yoksa, iz'an denen şeyi de allah vermediyse, dileyin, o insanlarla hiçbir yerde yolunuz kesişmesin! Biz mi istedik sefertası gibi apartman katlarında üstüste, içiçe yaşamayı. Bizi buna mahkum eden şartlara lanet olsun! Hızlı, kontrolsuz nüfus artışı, göçler bizi geri dönülemez bir noktaya getirdi. Bu tarz bir yaşamın mahkumuyuz artık. Müstakil evler hayallerde kaldı. O halde bu şartlarda huzurlu bir apartman hayatı nasıl yaşanır, nasıl mutlu olunur ,onu aramak lazım. Bir arada olup, bir temel üzerinde, bir anlamda kader ortağı bile sayabileceğimiz insanlarla uyum içinde yaşayarak mutlu olabilmenin İLK şartı birbirinize saygı göstermektir. Çok basit bir örnek: Apt. dairesinin kapısının önünde ayakkabı çıkarıp bırakmak gibi çirkin bir alışkanlık var. Unutulmasın, daire kapısının kapandığı çizgi mülkiyet hakkınızın sınırıdır. Ayakkabınızı çıkarıp bıraktığınız yer apartmanın ortak alanına dahildir. Buna göz yumulmamalı. Boşvercilik başladı mı bunun sonu gelmez. O halde, kırsal bölgedeki, köydeki, kasabadaki müstakil bağ bahçe evinden getirilen alışkanlıkları terkedeceğiz. Kırsal kesim yaşam kültürünü şehre taşımak yerine ortak yaşamın kurallarına ayak uydurup, şehirli olabilmeye gayret göstereceğiz. Bilenler bilmeyenlere rehberlik edecek, üşenmeden anlatacak. Yani birbirimizi eğiteceğiz. Ama birşey öğretmeye kalkmanıza izin vermeyen bunu bir kişilik sorunu haline getiren, hem kel hem fodul ve kompleksli kişiler bunu kabulde sizi yorabilir. Özet olarak; Medeniyet yolunda evrilmeye muhtacız. Gidilecek uzuuun bir yolumuz var. Hoşcakalın

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
79 -İNSANI İNSAN YAPAN DETAYLAR

TÜSİAD Başkanı ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı ifade vermek için mahkemeye getirilmişler. Sanki bitmeyi bilmez koridorlar...

 
 
 

Yorumlar


©2020, sibelius tarafından kurulmuştur.

bottom of page