37- AÇIK GİYİNME MERAKLISI KADINLAR
- saybars06
- 29 Haz 2021
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 3 May 2022
Bir erkek, çoğunlukla ( bana göre normal olarak, haklı olarak) gönül bağının olduğu kız arkadaşının, nişanlısının, eşinin, velhasıl yanında olan kadının dekolte giyinmesini
istemez. Çoğu kez bu, aralarında çatışma sebebi olur. Neden acaba? Neden erkekler bundan rahatsız olur? Bunu bile bile, kadınlar neden bu davranışlarında israrcı olurlar?
Erkekler bundan rahatsız olur çünkü başka bir erkeğin açık giyinmiş kadınlara bakarken neler düşünebileceğini, aklından neler geçeceğini, en iyi yine bir erkek bilir. (Genellemenin dışında kalan azizler elbette var, onlar alınmasınlar, saygı duyuyor, alınlarından öpüyorum). Burada iş kadına düşüyor. Ölçüyü kaçırmamak, tadında bırakmak onun ferasetine kalıyor. Kadının aile yapısı, aldığı terbiye, görgüsü, izan denilen değerden nasibini alıp almadığı, ruhunun asaleti, bu konudaki tutumunu belirleyecek moral değerleridir. Yani düzgün bir karakterin temeli olan bu değerler ruhunda varsa , yanındaki erkeği (hele de gerçekten seviyorsa) asla bu duruma düşürmez. Ve o da bilir ki; yanındaki kadına başka erkekler tarafından ilgi gösterilmesi, erkeğe gurur vermez, rahatsızlık verir. Hatta, giyimde basit ve düşüncesiz, belki de maksatlı davranan, (belli bir sosyo-kültürel seviye altındaki kesimde) kadınların, yeri gelmiş kavga, dövüş, yaralama, cinayete varan olaylara sebebiyet verdiği çokca yaşanmışır. Baktı, laf attı, sarkıntılık etti diye... Baktıracak gibi giyersen bakacaklar tabii. Sosyolojik yapımız henüz medeniyet yolundaki evrimini tamamlamadı. Peki, bir kadın tahrik unsuru olan dekolte konusunda niye aşırıya kaçar? Göze batacak şekilde açık saçık giyinip, orasını burasını göstermekten çekinmiyor, hatta göstermeye gayret ediyorsa, elbette bunun arkasında pek sağlıklı bir psikoloji yoktur. Neden bu kadar pervasız ve rahat davranıp mahrem sayılabilecek bölgelerini bile açıp sergileme ihtiyacı duyuyorlar diye düşünüyor insan. Bu ille de her yerini, herkese gösterme merakı neden? Bu kadar rahatlık aynı zamanda, hayalen bile olsa karşıdaki tarafından istismar edilmeye göz yummaktır, izin vermektir. Bir kaç ay önce kadınlar, toplu taşıma araçlarında erkeklerin yayılıp oturmaları konusunda neredeyse eylem yaptılar, derli toplu oturmalarını ihtar ettiler. (Yerden göğe kadar da haklıydılar) Ama kadınlar şortla toplu taşımaya binip tepki gördüklerinde, özellikle ekranda erkeklerden oluşan kadın yalakası geniş bir kesim var, kadınlar nezdinde prim yapma fırsatını kaçırmıyor kadınların arkasında duvar olmak için yarışıyorlar. Oysa bu iki olay sizce birbirinden pek mi farklı. Cinsiyet ayrımcılığı hep erkeklerden yana değil. Hele yalakalar kadınlarıın sempatisini kazanmak için fırsat sayıyor ve fırsatın üstüne atlıyorsa ... Dekoltenin mutlaka bir ölçüsü olmalı. Bu ölçü bayağılığa kaçmadan, sınırı koymalı. Giyimde teşhir furyası başladığında, önce bel bölgesi açıldı, az sonra büstiyer modası ile dekolte meraklılarına gün doğdu, açık alanlar genişletildi. Adı sutyen olan iç çamaşırı ile kendilerini (ayıp olur diye) sergileyemiyecek olanlar büstiyere bayıldılar. Çünkü aslında o bir sutyendi, adını değiştirip karşımıza çıkmıştı. Bir sonraki aşamada yine moda adına, pantalon belleri kasıklara çekildi., meşrebi müsait olanlar sonuna kadar indirdiler. Şu aralar yırtık, delik, partal pantalonların saltanatı sürmekte. Siz de mi giyiyorsunuz? Bilin ki siz hiç bir zaman klas bir insan değilsiniz, olamazsınız. Bunu kendinize yakıştırdığınıza, içinize sindirdiğinize göre...Yırtık, pırtık, partal olumsuzluk belirten sıfatlardır. Üstünüzde taşıyın bakalım! Modacıymış, diğer biri, gündeme oturabilmek için müthiş bir buluşa imza attı. Bayağılığa kaçan görüntü şöyleydi: Külotun belini kotundan görünür biçimde yukarı çekmiş, kotun beli ise aşağıya düşürülmüş. Ne büyük yaratıcılık değil mi ? Yani donun beli meydanda olacak.... Konsept bu. Al sana moda! Bunlar toplumumuzun isim yapmış şahsiyetleri, değerlerimiz olarak aramızda dolanıyor. Amaç ucuz eylemlerle bile olsa kendinden söz ettirmek... Malzeme olmak egolarını okşuyor olmalı. Ben buna hemen atlayıp uygulayanlara da şaşıyorum, Giyim kuşam tercihiniz, sizin klasınızı ortaya koyan özelliklerinizin önde gidenidir. İnsanın ne mal olduğunu, olmadığını, giyiminden bir bakışta çıkarabilirsiniz...Biri hakkında edinebileceğiniz ilk izlenim, ilk veridir. Bakın, görün. Ekrandakilerin çoğu, tavırlarıyla, giyimleriyle dikkat çekip sükse yaparak ünlü olmak, ünlüyse talep ve fiyat arttırmak, dizi teklifi almak, paralı erkekleri cezbetmek, beğenilerini kazanıp ilgilerine mazhar olmak için, bu yarışta rakiplerine fark atmak için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Bunun başka açıklaması yok. İşin doğası da bunu dayatıyor. Arz- talep. TV reklamın en güçlü aracı, o veya bu sebeple ekrana çıkanlar bu fırsatı en verimli şekilde değerlendirmek için tüm kozlarını kullanıyorlar. Bu söylediklerimde abartma yok. Paranın veya gönül işlerinin söz konusu olduğu her yerde stratejinin hep aynı olduğu görülüyor. Hayat kadınları için nahoş bir ifade kullanılır, ''etini satıyor'' denilir. Onları yokluk, çaresizlik buna mecbur ediyor. Peki bunlar neden yapıyor? Herkesin hedefi, kazancın her türlüsü, para, şan şöhret, saltanat, yani menfaat için, çıkar için, bazı kazanımlar için. Biraz düşünün. Yanlış diyebilir misiniz.? Para değilse de paraya tekabül eden eylemler. Açılıp saçılmanın diğer sebepleri: 1-Başka erkeklerin ilgisini üzerine çekerek yanındakini kıskandırmak için. 2-Hemcinslerinin arasındaki yarışta aradan sıyrılıp kendini göstermek, farkedilebilmek için. 3-Benimki seninkinden daha güzel inancı ve iddiası ile diğerleriyle rekabete girip yarıştırmak. Bütün bunlardan haz duyduğundan şüpheniz olmasın. Haz duyar çünkü her kadın O'nun rakibidir. Üstelik dostu da değildir. Dostluğun kırıntısı varsa rekabet söz konusu olunca o da biter. Rakibi altetmek zafer kazanmaktır. Bu duygu ve düşünceler elbette karşılıklıdır. Arkadaşının daha yüksek statüsü olan bir okulu kazanması, girdiği erkekli kızlı bir topluluğun içinde daha fazla ilgi çekmesi, nail olduğu her nimet, her kısmet onu acıtır. Rekabetle kıskançlık arasında korelasyon vardır, rekabet varsa artık dostluktan söz edilemez. Bu, yukarıdaki 3 sebebin 3'ü de de ahlaki değildir. Ama olsuuun, ahlaki olup olmadığını soran mı var?. O teferruat. O sebeple, bu sebeple....Durum böyle. Allah (her aşamada) erkeklerin yardımcısı olsun! Hoşcakalın
Comments